11 Haziran 2011 Cumartesi

Nasır-ı Hûsrev ve Ahlat

1050 yılı civarı Ahlat e gelmiş zamanında. Sefernamesinde bundan bahsediyor. Ahlat şöyledir, böyledir. Falan filan.
şurda ilgili kısım var;

http://ganjoor.net/naserkhosro/safarname/sh13/

"از آن جا به شهر اخلاط رسیدم هیژدهم جمادی الاول و این شهر سرحد مسلمانان و ارمنیان است و از برکری تا اینجا نوزده فرسنگ است و آن جا امیری بود او را نصرالدوله گفتندی عمرش زیادت از صد سال بود پسران بسیار داشت هر یکی را ولایتی داده بود و در این شهر اخلاط به سه زبان سخن گویند تازی و پارسی و ارمنی و ظن من آن بود که اخلاط بدین سبب نام آن شهر نهاده‌اند و معامله به پول باشد و رطل ایشان سیصد درم باشد."

Diyor ki:"burada ahlat şehrine 18 cemziyel evel de vardım. bu şehir ermeniler ile müslümanlar arasındaki sınır şehri. ve berkeri(muradiye) den buraya 19 fersah. orda bir emir vardı. nasrudevle deniyordu. ömrü 100 seneden fazla idi. oğullarının herbirine bir diyar vermişti. bu şehirde üç dil konuşulurdu: arapça, farsça ve ermenice ve zannımca ahlat ismi de boşuna verilmemiş..."

Fakat ne tesadüftür ki, bu son cümleler genelde atlanıyor. Burda üç dilden bahsediyor ve içinde Türkçe yok, inanılacak gibi değil(!). Sanırım şurdaki alıntı

http://www.aksav.com/yazi/seyahatnamelerde-bitlis

Abdülvehhap Tarzi nin çevirisinden alınmış. Ve büyük ihtimalle bu kısımlar es geçilmiş.

İster istemez Atatürk ün şu sözü geliyor akla:"ermenilerin bu feyizli ülkede hiçbir hakkı yoktur. memleketiniz sizindir, türklerindir. bu memleket tarihte türktü, o halde türktür ve ebediyen türk olarak yaşıyacaktır"