1050 yılı civarı Ahlat e gelmiş zamanında. Sefernamesinde bundan bahsediyor. Ahlat şöyledir, böyledir. Falan filan.
şurda ilgili kısım var;
http://ganjoor.net/naserkhosro/safarname/sh13/
"از آن جا به شهر اخلاط رسیدم هیژدهم جمادی الاول و این شهر سرحد مسلمانان و
ارمنیان است و از برکری تا اینجا نوزده فرسنگ است و آن جا امیری بود او را
نصرالدوله گفتندی عمرش زیادت از صد سال بود پسران بسیار داشت هر یکی را
ولایتی داده بود و در این شهر اخلاط به سه زبان سخن گویند تازی و پارسی و
ارمنی و ظن من آن بود که اخلاط بدین سبب نام آن شهر نهادهاند و معامله به
پول باشد و رطل ایشان سیصد درم باشد."
Diyor
ki:"burada ahlat şehrine 18 cemziyel evel de vardım. bu şehir ermeniler
ile müslümanlar arasındaki sınır şehri. ve berkeri(muradiye) den buraya
19 fersah. orda bir emir vardı. nasrudevle deniyordu. ömrü 100 seneden
fazla idi. oğullarının herbirine bir diyar vermişti. bu şehirde üç dil
konuşulurdu: arapça, farsça ve ermenice ve zannımca ahlat ismi de boşuna
verilmemiş..."
Fakat
ne tesadüftür ki, bu son cümleler genelde atlanıyor. Burda üç dilden
bahsediyor ve içinde Türkçe yok, inanılacak gibi değil(!). Sanırım
şurdaki alıntı
http://www.aksav.com/yazi/seyahatnamelerde-bitlis
Abdülvehhap Tarzi nin çevirisinden alınmış. Ve büyük ihtimalle bu kısımlar es geçilmiş.
İster istemez Atatürk ün şu sözü geliyor akla:"ermenilerin bu feyizli ülkede hiçbir hakkı
yoktur. memleketiniz sizindir, türklerindir. bu memleket tarihte türktü,
o halde türktür ve ebediyen türk olarak yaşıyacaktır"